Bu Blogda Ara

27 Aralık 2011 Salı

√ ki

Ben ki

mavilere inanmaz
yeşili anlamazdım
hala orman içi
hala tebessüme karşı...


san ki

avucunun içine bıçakla
çizmiştin korkmazlığını
yalnızdı kan
koyu kuru
ve bir daha yalnız artık...


sen ki

iyi ruhun
soluk yansıması.
İçine girilen
uzak ve masum beden.
Uzak ve ıslak kalmış neden...


bil ki

bir kadının bacakları arasındaki
çellonun tellerine dokunan
başka bir el var.


öyle ki

incele incele
“ki”ye dönmüş
mutluluğunu kendinden
kendi elleriyle almış
öfkesinden, çaresizliğinden

elde var ki...

20 Aralık 2011 Salı

şehir efsanesi

Doğuştan Andy Warhol
Galata’sını
içine kapanık ve sıcak
büfesini
bakımlı ve hamile
Nişantaşı’nı
herkesin evladını dizlerinde uyutan
orospularını
uzak gözlüğünü hiç çıkarmayan
Sarıyer’ini
kollarını arkasına saklamış
Boğaz’ını
Karaköy’ün kıvrak ve umursamaz
poğaçasını
dünyanın anasını satmış
Kapalıçarşı’sını
uzun ve acımasız
rakılarını
cüzdanını kaybetmiş
aşklarını
geçmişini reddetmiş
Beyoğlu’nu
sevildiğini bilmeyen
minibüs yolunu
durmadan annesini arayan
köprülerini
tanrıya bile dil uzatan
tepelerini
elleri cebinde
Kadıköy’ünü
çocukluk aşkını yalnız bırakmış
sahafını
eş tarihler arasında kalmış eski
sokaklarını
her adımda geçmişe dönen
rıhtımını
gözleri dolu dolu, boğazı düğüm
kayıklarını
hayatı boyu kardeşiyle kıyaslanmış
Caddebostan’ını
hep beş dakika ileri
kadınlarını...

anlatır dururlar bana,
sahipsiz yarı sanrılar.

16 Aralık 2011 Cuma

di’li susmuş zaman

açışından kıvrıla kıvrıla
uzayan martı
yaklaştı
içime içime sustu.
ve işte geldik
dedi
burası son dudak,
iniyorum ben.