Bu Blogda Ara

27 Aralık 2009 Pazar

klasik&içki

Bir resmi tamamlamış adam
yaşlıdır artık
sanat müziği ise başka.
Yine de iyi anlaşır kurumuş kadeh izi
henüz küsmediklerinle...
Bir parça ilgiye hayır demez
hiçbir gözaltı torbası.

Acaba Mozart, hıçkırık tuttuğunda n’apardı?

Mozart

Şiirlerimi kısa sürede yazmam
saçlarının topuzu anlamına gelmez
bir Requiem’dir olsa olsa...
(övündüğüm yok)

Evet onun gibi yapın!
onun gibi yapın!

-kimle barışmak isterdin şu hayatta?

hıç

Ulan öyle kızdırdınız ki beni
önüme çıkan ilk lodosta
yaprak dökücem.
Hıçkırıklı bir kelebek camı gibi
yüzünüze gülüp
arkadan vurucam
bak görürsün!

Halbuki ne kadar da mutluydu
bu sabahın pastırması...

22 Aralık 2009 Salı

akşam gecikirim

şu halde senden zenginim elbette
aylık gelir bazında
değme keyfime...
ah anzarot!
ne cakalıdır mekanım bilsen
ne dubaracı.
ayrıca tıkırında olan
sadece işler mi?
mutlu değil, mecburum...

17 Aralık 2009 Perşembe

beyin tahrikatı

Beyin, tahrik olmakla yükümlenmiş
tahrik etmekse birkaç uzuv ile dış organ işi
popo, bacak, meme
ya da el veya dudak yahut ayak...
Yüce beyin, her şeye kadirdir de
tahrik etmeyi beceremez.
Bir deyişle, göze hükmeder de
hitap edemez.
Velhasıl düşünce,
sıklıkla uyuya kalır
nadiren uyur...

11 Aralık 2009 Cuma

4 Aralık 2009 Cuma

kuşyazışı

kanat seslerini yazmayan kaldı mı?
bir de ben anlatayım.
evvela kanat, kuştan bağımsız değerlendirilebilir
sesini yükselten bir patrondur örneğin
önlenemez bir direniş şehlası...
sonra sana yerde olduğunu hatırlatır
yeryüzünde...
biraz da “R” vardır sesinde
ve kuşlar, ancak kanatları sayesinde örtüşür
uçmak ise bambaşka mesele...
giriş-gelişme-sonuç içermeyen
mektuplar yazar, periyodik olarak.
tam da bu yüzden
kuşun kanadı değil
kanadın kuşu düşünülmelidir.
bir diğer taraftan, doğuştan aşıktırlar
güzel kadınlar içindirler
öyledirler...
kadının ıslak saçlarını tararlar
her çırpınışlarında.
bırakınız uçurmalarını
uçmayı düşünmeleri bile hayranlığı hak eder.
Mesela bu yazıyı yanyana yazsaydım
düzyazı olabilirdi
kuş yazışı bakınca, böyle oldu.
ama kanat başka bir şey
sesi de...

Deliler Teknesi Dergisi/Mart-Nisan 2010

2 Aralık 2009 Çarşamba

her gün yeniden Keşanlı

Bana bak kedi!
Öleceğin zaman
bana mutlaka haber ver,
sevdim seni.
Ben hiç Keşanlı olmadım biliyor musun?
Yani, bir parça irkilirim
Keşanlı Ali Destanı’nı duyduğumda ama
parmağımı kestiğim yer olmadı orası.
Bak işte önde gidiyor doğum yerim
tuhaftır, geçmek istemiyorum onu.
Hadi sen de yat artık...
-Laf aramızda
hala arada yatağını ıslatır benim şiirlerim-
İyi geceler Serdar abi...