Bu Blogda Ara

25 Eylül 2009 Cuma

Boğazına düşkünüm

Güz sanrılarına boyun eğmemeyi
bir türlü öğrenememiş şu zaman,
bizsiz geçer mi
İstanbul’un Boğazı’ndan?

9 Eylül 2009 Çarşamba

değil havadan

Başına gelecekleri anlar anlamaz
kendini çeken bir atmosfer var bugün
okunaksız ve hayli kopuk.

Yıllar sonra buluşmuş gibi ince belli
daha zamanı var gibi sarışın
hayattan çok şey bekler gibi niteliksiz
bir erken bira gibi kavgacı
yan gözle bakar gibi çocuksu
küçük yerde büyümüş gibi Erenköy
bir şeyler saklar gibi uzun...

İnsanın kalem tutuşu bozuk olunca
hayatı önemseyesi gelmiyor.

Yağmurda Robert

Bir İstanbul yağmurunda yalnız
İstanbul’un işsiz kalmış bir yağmuru
Robert’e sorarsan zaten böyle olmalı.
yeterince keskin olsun diye mevsim dönümü
boyuna depresif çalar.
Sanki yazdın diye oldu gibi
gülünç derecede inadına
Robert’e sorarsan ondan oldu.

Önümüzdeki ilk özel günde
-örneğin bir Çarşamba-
kendime bir dogma kalem hediye ediyorum
önüme gelene “sanane” diyebilmek için.

Robert’e sorarsan fark etmez.

Az konuşuyor Robert
belki de böyle olmalı
bir, tam yağmur...
kalkıp gitmek için
dinmesini beklemeye gerek yok.

Varlık, Kasım 2009

5 Eylül 2009 Cumartesi

dejenere

Bir bakkal
bir de matematik dahisi
olmayı isterdim.
Ne ticareti severim
ne de sayıları...

Dejenere olmalıdır her şey
bence, her şey!
O zaman buluruz keyfi
yani bence...

Ve inanır mısın
dejenerasyonu da sevmem ben!
Ama uzlaşırım
daha ziyade
kabul ederim.

İnsan ister elbette
istediği olsun.
Ben öleceğim
ama dejenerasyon öyle bir şey değil.

O yüzden yabancı
ve o yüzden
dejeneredir bunun adı...

Tüm kuralları reddederken
soğuk ve yağmurlu havada
battaniye altında Türk filmi izleyecek kadar
evdeyimdir ben.

Bırak her şey dejenere olsun.
Bırak...

4 Eylül 2009 Cuma

kekemoz

Tanıdık yerlerde bensiz kalmak
iki kayalık arasındaki
çiğ midyenin tadından gelen
kayıt dışı bir güdüdür.
Yetişkindir de hayli…

Var mısın okuyalım denizi?

İğnenin davetsiz misafirleri
Kaya balıklarıdır bir zamanlar
-her zamanlarda-
ve balıkçılar yunusları gördü mü
denize açılmaz mıdırlar…

hayatından memnun olmanın
verdiği efkar idi ya eski günler!

Var mısın?

Bu balık kırgınında
bensiz yerlerde tanıdık kalmayı
yok saydım.

Onaltıkırkbeş 35. Sayı